18 Ocak 2013 Cuma

Diş Tellerim ve Ben

dün tellerim takıldı ve şuan gerçekten çok mutsuzum:( hiçbir şey yiyemiyorum ve açlıktan ölmek üzereyim...hatta o kadar vahim durumdayım ki sınavıma bile gidemeyeceğim...
dünden beri diş teli ve ortodonti içerikli bütün forumları okudum... daha önce okumuş olsaydım şuan telli olmazdım sanırım...elma rendelemeye gidiyorum yoğurt eşliğinde kahvaltı yapıp uyuyacağım...

bu korkunç hissin birkaç güne geçmesini umuyorum ve 2 yıl sonra teller çıktığındaki halimin hayaliyle mutlu olmaya çalışacağım:(

6 Haziran 2012 Çarşamba

yine bir "sıçtın mavisi" haftası...

evet yine...geçen yılkinden çok farklı değil...bir sürü çalışılması gereken not,girilmesi gereken sınavlar..bulunması gereken bi ev...sonrasında da taşınması gereken bi ev...artık çok sıkıldım aynı şeyleri yaşamaktan...insanların sadece köprüyü geçene kadar lokum gibi olmasından...sonrasında gerçek yüzlerini göstermelerinden...hanselle grateli kandıran şekerleme ev gibiler başlangıçta içine girinceyse hapsedip işkence eden cadıya dönüşüyorlar...

artık sınavlar bitse de işe başlasam...minik minik öğrencilerim gelseler...gerçek dünyanın henüz kirletmediği beyinlerle mutlu saatler geçirsem...birazcık huzurum olsa...bence artık yeterince sınandım,hak ettim artık mutlu olmayı...

28 Mayıs 2012 Pazartesi

depresyondayım!

canım hiçbir şey yapmak istemiyor... ne ders çalışmak istiyorum, ne yemek yemek, ne uyumak...annemi özledim....babamı da...

bu evden iyice nefret etmeye başladım.tamamen bağlarım kopsun artık!yeni bir evde yeni bir işle yepyeni bi hayata başlamak istiyorum...

uyusam uyansam ve bu sancılı süreç bitse;her şey rayına girse...

21 Mayıs 2012 Pazartesi

izmir beni fena çarptı.

sonunda evime dönebildim.yorgun uykusuz ama yaşadıklarıma değdiğini düşünerek..

izmirdeki ilk gecem tek kelimeyle kabustu.bizim için ayarlanan ev "alem evi" diye tabir edebileceğim türdendi. kırmızı ve mavi led ışıklarda yerden aydınlatılmış, mobilyaların parlak taşlarla süslendiği,barı olan ve çok kötü kokan bi yerdi. tabiiki ben duramadım,dayanamadım,katlanamadım.8 saat yol gitmişim,terminalde 25 dk servis beklemişim ve ilk düşündüğüm temizlik!ne dinlenmek ne yemek!

domestos, temizlik eldiveni,fırça,sünger gibi temizlik malzemelerini aldığım gibi işe koyuldum.bittiğinde ben de bitmiştim ama en azından artık elimi yıkayabileceğim kadar temizdi lavabo...ev sahibi çarşaflar değiştirildi, ev temizlendi dese de içim rahat değildi, ki haklı olduğumun kanıtı banyodaki çöpten çıkan prezervatif ve tıraş bıçağıydı!

odada değil kanepede uyumaya çalıştım ama nerdeeeee!!zaten uyuduğu yeri yadırgayan biriyim,banyoda gördüklerimden sonra hiç uyuyamadım.meral hanım,kendisi benim patronum olur, defalarca özür diledi,mahcup olduğunu dile getirdi ama neye yarar sonuçta uyuyamıyordum...

bi şekilde sabah oldu ve heyecanım artık tavandı. çünkü artık iş zamanıydı.SorobanWorld bornova şubesine gittik ve inanılmaz bi enerjiyle karşılandık.güler yüzlü eğitmenler,mutlu çocuklar...uykusuzluk , yorgunluk falan uçtu gitti...önümüze birer abaküs, birer kitap koydular ve başladık öğrenmeye...

zamanın nasıl geçtiğini anlamadım ilk gün.yemek hazır dediklerinde saat 10 da oturduğum masanın başında 4 saat arasız çalışmışolduğumainanamadım.üstelik de odaklanma sorunum olduğu halde...

ilk günüm nefisti diyebilirim:)eğitim bitti ama ben aparta gitmek istemedim.ayaklarım hep geri geri geri gidiyordu...bu noktadaki kurtarıcım ipek oldu:)hemen buluştuk, kahve içtik,sohbet ettik.bazı insanlarla yıllarca görüşmezsin de sonra kaldığın yerden, daha dün birlikteymişsin gibi devam edersin ya,işte öyle oldu.veee asıl kurtarıcım,günün kahramanı cüneyt:)"hadi valizini al gidiyoruz,burda kalmayacaksın !" dedi ve 5 dakikada eşyalarımla birlikte kapının önünde buldum kendimi...artık huzursuzluğum da geçti,güvensizliğim de...kendi evimdeymiş gibi rahat,deliksiz,bebek gibi uyudum kuzenimin evinde...

ikinci gün çoook önemli bi şey oldu:Sorobanın beyniyle tanıştım.mehmet bey...muhteşem bi zeka.hayranlığımı anlatacak kelime bulamıyorum.aslında mehmet bey için "mükemmel" demek yeterli,başka hiç bir şeye gerek yok...ondan eğitim alabilmiş olmanın hazzı bana bikaç yıl yeter heralde:)

o kadar beyin çalıştırdıktan sonra ödüllendirmeden olmaz dedik...önce IKEA da yemek yedik,kahve içtik,sohbet ettik.yine aynı üçlü: ben ipek cüneyit...sonra da "alsancakta konser var dediler" biz de gittik...19 mayıs vee "mor ve ötesi" sahnede...ama asıl önemli olan konser değil,ortam.insanlar kordona yayılmış,herkes mutlu:)işte bu durum izmite döneceğimi düşündükçe kafayı yememe sebep olan şey.burada eline bira alacaksın deniz kenarına gideceksin falan zor iş zor..
veee izmirdeki son günümüz...ilk iki gün işin teorik kısmını öğrendikten sonra şimdi sıra pratikte...öğrendiklerimi mini mini öğrenciler üzerinde deneme zamanı...kurbanım melisa... annesi japon babasıTürk..sadece 6 yaşında...piyano çalabiliyor, Türkçe,Rusça,Japonca ve ingilizce'yi ana dili gibi konuşabiliyor.çabuk kavrıyor,hızlı öğreniyor ve uygulayabiliyor...ilk denemesinde abaküste 3 er ekleyebilerek 99a ulaşması 1 dakikayı bulmadı....zaten melisa olağandışı. onun için normal olsa da benim için etkileyici...

izmir güzel olsa da artık dönmek lazımdı...benim olan,seviğim her şey burnumda tütüyordu...

gözümü açamıyor olsam da,kolumu kaldıracak halim olmasa da evimdeyim ya ; hiç bir şey önemli değil artık...tanıştığım insanlar ve öğrendiklerim bu 4 güne değer diye düşünüyorum...


çok kaytardım şimdi çalışma zamanı....

17 Mayıs 2012 Perşembe

izmir yolunda,her şey yolunda...

eveeeet izmir'e gidiyorum.saatlerdir yoldayım ve oturarak yoruldum diyebilirim...uzuuuun otobüs yolculuklarını hiç sevmem.mümkünse tercihim trendir.peki neden mi katlanıyorum bu işkenceye?çünkü jelibon parmaklı miniklere aritmetiği nasıl sevdirerek öğreteceğimi öğrenmeye gidiyorum...yeni bir iş, yeni bir başlangıç...


otobüsüm bursaya uğradı geçerken.annemi 5 dakika bile olsa görmek,sarılıp kokusunu içime çekmek için şımarıklığımı,ikna kabiliyetimi,ısrarcılığımı yani kısaca istediğimin olması için ne varsa her şeyi sonuna kadar kullandım.annem terminale geldi ama gıcık efe tur yüzünden sarılamadım anneme.hatta bırak sarılmayı göremedim bile... neymiş cezası varmışmış....hala ateş püskürüyorum üzerinden saatler geçmesine rağmen...

6 buçuk saattir yoldayız ve inanılmaz sıkıldım.umarım bu yolculuğa değer öğreneceklerim:)şimdilik hoşçakal...

not:iyi ki ailemden çok uzak bi yerde yaşamıyorum.

17 Ekim 2011 Pazartesi

pişşşt!ben geldim...

bu bir deneme yayınıdır ve baskı ve şiddet altında yazılmıştır!!!
daha sonra daha saçma salak yazılarda görüşmek dileğiyle,esen kalın...
yayında ve yapımda emeği geçen tüm ekip arkadaşlarıma teşekkürler:))


haydi bir tık!